Matematik ile hukukun nasıl bir bağlantısı olabilir diye düşünüyorsanız doğru yerdesiniz. Tam bu yazıda matematiğin adaletinden ve hukukun analizinden söz edilmektedir. Uzaktan baktığınızda sosyal ve sayısal bilimler birbirinden farklı gibi görünür. Aslında bu tamamen bir yanılsamadır. Her iki bilim dalı da birbirinden türemiştir. Farklı dillerle birbirlerini ifade ederler. Multidisipliner bakış açısına ve kültüre sahip kişilerin sahip oldukları bilgiler ile meslektaşlarından daha başarılı oldukları bilinen bir gerçektir. Çünkü bilginin yoğunluğu ne olursa olsun kişiye bütüncül bir bakış açısı sağlar. Bunun en güzel örneği Leonardo da Vinci’dir. Dünyanın en önemli müzelerinden birinde ünlü bir yapıtına bakarken, resmin içinde yatan matematiği de görebilirsiniz. Çünkü bu ressam aynı zamanda önemli bir matematikçidir.
Matematik Hukuk Okurken Ne İşime Yarayacak?
Matematik bilimi yeni bilgiler elde ettiğinde gündelik yaşamı kolaylaştırmaya çalışan insanların ürünüdür. Bu insanlar matematiksel hesaplamaları batan güneşe göre zaman ayarlamasından arazilerin paylaşılması gibi durumlara kadar sıkça kullanmışlardır. Galileo’nun “Tabiat matematik dilinde yazılmıştır” sözü özellikle açıklanamayan doğa olaylarının zamanını belirlemek gibi kritik noktalarda çok daha faydalı olmuştur. Matematik gibi hukukun da kaynağı doğadır. Cicero “Gerçek hukuk doğa ile uyumlu olan doğal akıldır” der. Bu görüşe göre davranışın hukuka aykırı olmasının temelinde, o hareketin doğal gidişata karşı yönlü olması yatar. Şu anda yaşayan insanlar da gündelik bilgileri açıklamak ve geçerli kılmak için matematiği kullanır. Matematik doğru analiz edebilmeyi sağladığından muhakeme yeteneğinizi de güçlendirecektir. Bu nedenle dal fark etmeksizin tüm üniversitelerin birinci yılında müfredatta matematik olur. Analizlerde sadece matematik değil, mantık ve istatistik de kullanılır. Böylelikle sadece dört işlem değil yaşamın her alanında yararlanılan bir sisteme dönüşür. Risk hesaplama, verilerle öngörülerde bulunma ve çeşitli tahminler yapma gibi matematiksel yöntemler sosyal bilimlerde de sıkça kullanılır. Matematik ile geçmiş toplumlarda yaşayan bireylerin veya toplumun tamamının davranışlarını analiz edebilir ve gelecekteki eğilimleri hakkında tahminde bulunabilirsiniz.
Matematik ile Kanun Nasıl Şekillendirilir?
Hukuk ile matematik arasında bir organik bütünlük bulunur. Matematik özellikle teknik hukukun kullanılan en temel araçlarından birisidir. Bir vakada hukuki üstünlüğünü görebilmesi için kişinin matematiksel hesapları yapması gerekir. Hukuki olarak net karar verilebilmesi için olay yeri tutanaklarında yapılan uzaklık, mesafe, düşüş hızı gibi matematiksel işlemler bulunur. Bu işlemlerin yanı sıra bazı önemli kanunları belirlerken matematik denklemleri kullanılmıştır. Kanun belirlerken kullanılan yöntemlerden ikisi şöyledir:
Caydırıcılık Seviyesi
Yasaların çeşitli caydırıcı cezaları olması gerekir. Bu caydırıcı cezalar, potansiyel suçluları suç işlemekten vazgeçirir. Ancak işe yarar caydırıcılık düzeyleri için matematiksel denklemler kurulması önemlidir. Denklemin ilk ayağı şöyle kurgulanır: Toplumda eşitlik ve adalet anlayışı bulunur. Caydırıcılık düzeyi buan engel teşkil etmemelidir. Hafif suçlarda dâhi ağır yaptırımlar uygulanırsa, daha ağır suçlarda hangi cezalar caydırıcı olabilir? Denklemin diğer tarafında da kurgu şöyledir: Hafif suçta ağır yaptırım uygulanan bir kişi üzerine çok ağır bir suç işlerse caydırıcılık değişmeyeceğinden ağır suçtan ceza almış sayılmayacaktır. Buradan da hafif suçlara ağır cezalar verilmesi, ağır cezaların caydırıcılığını azaltır, sonucu ortaya çıkar. Uygun caydırıcılık seviyesi için basit matematiksel yöntemler vardır. Bir kişi işlediği bir suçla doğrudan zarar verdiği zaman buna “d” diyelim. Eğer zarar dolaylı ise “dz” olsun. O zaman bir suçta iki tür zarar vardır ve ikisinin toplamı (d+dz) olur. Suçlu bu suçu işlerken bir kazanım elde eder. Bu kazanım maddiyattan basit bir mutluluk hissine kadar herşey olabiilr. Bu kazanıma da “b” dersek suçtan kaynaklı net zarar formülü şudur: d+dz-b. Suçun işlenme olasılığı “p” olsun. Suçlunun yakalanma ve sonraki süreçlerde oluşacak masrafların toplamına da “m” diyelim. Sosyal zarar, beklenen net zarar ve caydırıcılığın toplamına eşittir. Bu şöyle formülize edilebilir: [(d+dz-b)*p(m)+m]
Makul Suç Matematiği
Suç matematiği, iki bilim adamının, hukukun matematiksel yollarla daha global şekilde ifade edilebileceği düşüncesi ile oluşmuştur. Kanunlar mağduru korumayı amaçlar, öte yandan suçlara karşı caydırıcı olmalıdırlar. Eğer işlenen suç karşısında uygulanan ceza, suçtan kazanılan faydadan fazla olmazsa suç işleme oranındaki artış engellenemez. İşte bu cümle, matematik ile sosyal bilimler ve hukuk arasındaki organik bağı gösterir. Açıklaması şöyledir, suçu işlerken kişi “Bunun cezası az, yatarım çıkarım, sonra da çaldıklarımı yerim” düşüncesine girmemelidir. Makul suç matematiğinde işlenen suç, cezası, ceza alma olasılığı, suçun ciddiyeti gibi tüm detaylarda fonksiyonlar kullanılmıştır. Buna göre suçun ciddiyeti x ve y de işlenen suç ile elde edilen kazanç olsun. Bu durumda y=y(x) artan bir fonksiyon olarak kabul edilir. f de verilecek para cezası olsun. Suçun ciddiyetine göre fonksiyon f=f(x) olur. Cezalandırılma olasılığı ise p olarak ifade edilsin. Böylece beklenen ceza , miktarı ve olasılığının çarpımına eşit olacaktır. Formül şöyledir: max y(x) – p(x)*f(x) (en üst seviyede net kazanç).
Görüldüğü gibi matematik hayatımızdan asla çıkmaz. Dolayısı ile onun güzelliklerini fark etmek önem taşır. Fark Matematik’te çocuklarımız için özel hazırlanan programlar ve uzmanlarımızla onların matematiği sevmesini ve hayatlarının bir parçası yapmalarını sağlıyoruz.
Bir yanıt yazın